Günümüzün hızlı yaşam temposu, yoğun iş hayatı, sürekli değişen sosyal dinamikler, kendini gerçekleştirme telaşı, ailevi sorumluluklar gibi pek çok etken, zihinsel sağlığımızı her zamankinden daha fazla etkiliyor. Bu hız ve beklentilerin içinde, pek çoğumuzun yakından tanıdığı, bazen hafif bir endişe, bazen de hayatı zorlaştıran derin bir kaygı olarak beliren bir durum var: anksiyete. Tıpkı bedensel sağlığımız gibi, zihinsel sağlığımız da yaşam kalitemizi derinden etkileyen önemli bir konu. Yoğun korku ve endişe hisleriyle kendini gösteren, kimi zaman gündelik işlerimizi bile aksatabilen anksiyete bozuklukları, dünya çapında giderek artan bir sağlık gündemi. Uykusuzluk, sosyalleşmekten kaçma ve küçük detaylarda bile boğulmak… Bu gibi durumlar yaygınlaşıyor ve bu konu sadece kişileri değil tüm toplumu ilgilendiren bir konu haline geliyor. Yapılan araştırmalar da anksiyetedeki artışı gösteriyor. Örneğin: 2019 verileri, dünya genelinde 301 milyon kişinin anksiyete bozukluğu tanısı aldığını ortaya koyarken, bu sayı dünya nüfusunun yaklaşık %4’ünü oluşturuyordu. Ülkemizde de artış gösteren anksiyeteyle ilgili verileri incelediğimizde Türkiye’de yaygın anksiyete bozukluğunun yaşam boyu prevalansı %3 ile %6 arasında değiştiğini görüyoruz. "Türkiye Ruh Sağlığı Profili" raporuna göre nüfusumuzun %17,2’sinde zihinsel sağlık sorunları bulunuyor, anksiyete ve depresyon bu sorunlar arasında ilk sıralarda bulunuyor. Bu veriler gösteriyor ki anksiyete ülkemizde ve dünyada hızla yaygınlaşıyor bu alanda farkındalık yaratmak, destekleyici yaklaşımları benimsek büyük önem taşıyor.

Kişilerin yaşamında karşılaştığı her zorluk zihinsel dayanıklılığı da azaltıyor ve özellikle günlük yaşamın rutini haline gelen stres, zihinsel olarak yoran, anksiyeteye zemin hazırlayan bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada, kişisel çabalar ve yaşam tarzında yapılan değişiklikler iyilik halinin oluşmasına katkıda bulunur. Stres yönetimi tekniklerini kullanmak, gün içinde kısa molalar vererek zihnimizi tazelemek, düzenli fiziksel aktiviteye zaman ayırmak ve dengeli beslenmeye özen göstermek atılacak ilk adımlardır. Ayrıca yeterli ve kaliteli bir uyku düzeni oluşturmak, tütün ürünlerinden ve aşırı alkol tüketiminden uzak durmak, düzenli sağlık kontrollerini aksatmamak da zihinsel sağlığın korunması için önemlidir. Ancak tüm bu kişisel çabaların yanı sıra doğanın sunduğu destekleyici güçten de yararlanmak anksiyetenin etkilerini azaltabilir.

Bilimsel araştırmalar, zihinsel dinginliği hedefleyen ve yaşam kalitesini artırabilecek, doğadan ilham alan bazı bileşenlerin potansiyel faydalarını sürekli olarak inceliyor. Bu bileşenler arasındaki etkileşim stresin azaltılmasına, duygu durumunun dengelenmesine ve uykuya geçişin kolaylaşmasına katkıda bulunabiliyor. Örneğin: L-Theaninin’in beyindeki alfa dalgalarını artırarak sakinleşmeye yardımcı olduğu ve aynı zamanda zihinsel uyanıklığı koruduğu gözlemlenmiştir. Bir adaptogen olan Rhodiola da zihinsel dayanıklılığı artırabilir ve kronik yorgunluk hissini azaltmaya destek olabilir. 5-HTP, duygu durumunu iyileştirmeye ve uykuya dalmayı kolaylaştırmaya yardımcı olurken, Magnezyum Bisglisinat sinir sistemini dengeleyerek sakinleşmeye destek verebilir. Safranın pozitif düşünme yetilerinin kazanılmasına katkıda bulunduğu ve Valerian officinalis (Kediotu) ile Melissa officinalis (Limon Otu) gibi bitki özütlerinin sakinleştirici etkileriyle özellikle uyku üzerinde sinerjik faydalar sunabileceği düşünülmektedir.

Bu tür bileşenleri bir araya getiren formülasyonlar, gıda takviyesi olarak sunulabilmekte ve yoğun zihinsel yorgunluk, hafif ve orta düzeydeki kaygı belirtileri, dönemsel duygusal dalgalanmalar veya uykuya dalma güçlüğü çeken kişiler için destekleyici bir seçenek olarak değerlendirilebilir. Bu gibi takviyeler, bağımlılık riski taşımayan ve bırakıldığında yoksunluk yaratmayan, farmakolojik olmayan alternatifler olarak iyilik halini desteklemeye yöneliktir. Unutmamak gerekir ki, zihinsel sağlığı korumak için kişisel çabalarımızı bilimsel gelişmelerle destekleyerek bütüncül adımlar atmak önemlidir. Eğer siz de kendinizi sürekli yorgun, gergin ve kaygılı hissediyorsanız, sosyal hayatınızdan eskisi gibi keyif alamıyor ve uyku düzeniniz istediğiniz gibi değilse, doğanın sunduğu bu değerli bileşenlerden faydalanarak zihinsel sağlığa giden yolda bir adım atmayı düşünebilirsiniz. Ancak, her zaman olduğu gibi, bu tür takviyeleri kullanmadan önce mutlaka bir hekime danışmak ve genel sağlıklı yaşam alışkanlıklarınızı sürdürmek en doğrusudur.